30 Ekim 2014 Perşembe

Rapor | Luka Zahovic



Profil
Luka, 15 Kasım 1995 tarihinde Guimares'te doğdu. Onla ilgili yakın zamana kadar kurulan ilk tanıtım cümlesi "Zlatko Zahovic'in oğlu Luka..." oluyordu genelde. Luka, babasının Partizan'dan transfer olarak Yugoslavya dışına çıktığı ilk yıllarda Portekiz'de doğdu. Zlatko o dönemde Vitoria Guimares forması giyiyordu.
Luka artık o sıfattan rahatsız olmasa da, onu aşmak üzere! 1.77 boyundaki futbolcu, artık Maribor'de forma şansı bulmaya başladı ve bu şansları hiç de fena değerlendirmiyor. Geçtiğimiz yılı Maribor'un pilot kulübü sayılabilecek Verzej'de geçiren Luka bu sene A takımda harikalar yaratıyor diyebiliriz.
2013-2014 sezonunda Maribor'de 10 maça çıkan Luka, toplamda 315 dakika süre alırken hiç gole imza atamadı. Rubin Kazan ile 1-1 berabere biten Avrupa Ligi maçında aldığı 7 dakikalık süre onun ilk Avrupa kupaları deneyimi oldu.
Verzej de ise 9 maçta 3 gole imza atan 18 yaşındaki forvet Slovenya Kupasında da 2 maçta 1 gol attı.
Onu anlatmadan önce bu sene yaptıklarına rakamsal olarak kısaca değinelim. Şampiyonlar Ligi elemelerinde Zrinjski Mostar, Maccabi Tel Aviv ve Celtic'e karşı altı maçın hiç birinde forma giymezken, gruplarda da Maribor’un oynadığı 3maçın ikisinde forma giydi.Schalke 04 deplasmanında forma şansı bulamayan Luka, Sporting Lizbon maçının son yedi dakikasında oyuna girmiş ve son dakikada puanı getiren golü atmıştı. Chelsea’ye karşı yaşanılan hezimette ise Mourinho, onu anmadan geçememişti. Mourinho; “Luka ileride çok büyük bir yıldız olacak” diye onurlandırdı onu maç sonunda yaptığı açıklamada.
İlk "ben buradayım" dediği maç ise ligin ikinci haftasında Radomlje maçıydı. Son on iki dakikada girdiği maçta iki gol atıp 3-2'lik galibiyeti getiren isim olmuştu. Ligde 10 kez forma giydi ve ağları 4 farklı maçta 7 kez sarstı!
Son zamanlarda Portekiz genç milli takımlarından davet alsa da o tercihini, babasının efsaneleştiği Slovenya'dan yana kullandı.

Tarz
Luka'nın tarzı ve kullanım şekli Maribor'de alternatif forvet olarak değerlendiriliyor. İkili forvette oynadığında dahi ikinci forvet olarak en ilerideki elemana yardımcı olarak sahada olan Luka, fırsatçı ve bitirici forvet olarak maharetlerini istatistiklere yansıtıyor.
Maribor’de Tavares’in forvetteki partneri olarak onu sık sık görüyoruz.  Slovenya’da genç milli takımlarında ise genelde tek forvet olarak şans buluyor.
Ceza alanı içinde sürekli gezen Luka, uygun gol anını adeta kokluyor. 4-4-2 onun için en uygun formasyon diyebilirim. Forvetteki partnerinden boşalan alanı çok iyi kullanıyor. Ceza sahasında tam bir cezalandırıcı görevi üstleniyor.

Güçlü Yönleri
İki stoperin arasına yaptığı koşular ya da gezici forvet olarak ceza alanının her bölgesinde yaptığı koşular onu golle buluşturabiliyor. Forvette durarak oynamıyor ve topu beklemiyor. Rakibi ve topu sürekli gözleyen Luka, kimsenin beklemediği anlarda beklemediği noktada topa son dokunuşu yapabiliyor.
Maribor’de rakipler Tavares ile uğraşırken o kendisini arka direğe koşu yaparak unutturabiliyor. Ayrıca son derece temiz bir son vuruşçu özelliği de şutlarında iyi bir yüzde ile oynamasını sağlıyor. Bu bitirici özelliğiyle bireysel gollerin altına da imza atan Luka’nın elbette geliştirmesi gereken yönleri de var.

Zayıf Yönleri
Bu sayacağımız özellikler henüz kariyerinin başında olan bir isim için çözülmeyecek eksiklikler değil. Oyunun doksan dakikasına temposunu yayamayan Luka, fiziksel olarak da zorlanıyor. Yaşıtlarıyla oynadığı milli maçlarda üstünlük sağlasa da üst seviyede oynadığı maçlarda ikili mücadeleleri kaybeden taraf oluyor. En basitinden 67.dakikasında oyuna girdiği Ljubljana ile oynanan derbide epey zorlandı. Bu nedenledir ki daha ciddi bir platform olan Şampiyonlar Liginde oyuna sonradan giren taraf oluyor.
Kafa vuruşlarını da geliştirmesi gereken forvet, ayağına gelen toplarda olduğu kadar kafa hizasına gelen toplarda güven vermiyor.  Ceza içinde bu kadar etkili kullandığı ayağını ceza sahası dışından kullanmaya pek cesaret edememesi de belli eksikliklerden.

Transfer Durumu
Luka, Portekiz doğumlu bir oyuncu olarak Portekiz genç milli takımlarının da radarına girmişti. Portekizli takımlar uzun zamandır varlığından haberdar. Portekizli takımların transfer dönemlerinde sık sık Yugoslav topraklarına yaptığı ziyaretler de malum. Üst düzey bir Avrupa ligine gitmeden önce durağının Portekiz olabileceğini düşünüyorum. Dana sonra eksik yönlerini geliştirebilirse , özellikle de fiziğini; hayali olan Premier Lig’e sıçrayabilir.

Gelecekte Ne Olur?
Zlatko Zahovic’le yakaladığı büyük çıkışın ardından düşüşe geçen Slovenya yeni kahramanlara ihtiyaç duyuyor.Bir kaç sene sonra Luka, A milli takıma yükseldiğinde ona takımın tecrübelilerinden biri haline gelen Kevin Kampl eşlik edecek. Slovenler bu iki isime farklı isimler ekleyerek yeniden o günlere yaklaşabilir, dönebilir.
Kişisel gelişimi için ise bir an önce daha yarışmacı bir ligde forma giymesi gerek. 11 maçta attığı 8 gol ile takımının ve ligin en çok gol atan futbolcusu. Tüm maçlarda 90 dakika oynamadığını ve sonradan oyuna girdiği bir çok maç olduğunu da belirtelim.
Kendisine Maribor kadar güvenen bir ekibe imza attığı anda ise üst seviye liglerde oynaması çok daha kolaylaşacaktır.


17 Ekim 2014 Cuma

Veciti Derbi’de 147. Randevu

Sırbistan’da hafta içi çok sıcak geçti. Arnavutluk maçı öncesinde geliyorum diyen kriz, gelip çattığında kimse şaşırmadı aslında. Türkiye Milli Takımı’nın başarısızlığı için “hafta sonu derbi var, her şey unutulur derbi konuşulur” vurdumduymazlığı Sırbistan için geçerli değil. Hafta sonu derbi var ve bunun anlamı, ortamın sıcaklığı düşmeden bir başka büyük gerilim Belgrad’ı bekliyor olacak.Partizan-Kızılyıldız Cumartesi günü 147. Veciti (Ebedi) Derbi’ye çıkacak.
1946 Paskalyası’nda başlayan mücadele her geçen yıl dozu artarak devam eden bir gerilim filmine dönüşüyor. Sahada oynanan futbol hiç bir zaman size güzel futbol vaat etmez ama her zaman kendisini izletecek tetikleyici bir unsuru içinde barındırır.
Ligin kalitesi artık tartışılamayacak seviyede düştü. Milli takım ligden beslenemiyor desek abartılı bir cümle olmaz. Son iki maçlarındaki kadroya baktığımızda Ermenistan maçında, Jelen Superliga’dan hiçbir oyuncu ilk on bire giremedi. Arnavutluk maçında ise sadece bir oyuncu forma giyebildi. Ligden takıma katılan oyuncu sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Gençlerbirliği’nde sezon başından bu yana fırsat bulamayarak 131 dakika sahada kalan Radoslav Petrovic, kadroya sürekli davet alabiliyor. Önceki maçlarından ve performansından dolayı cepten yemek gibi gözükse de ligde o bölgeye alabilecekleri güvenecekleri, alternatif olur diyebilecekleri bir isim olmaması en büyük etken. Dick Advocaat ile yeni umutlarla yeni bir “yapılanma” yoluna girmesi beklenen Sırbistan Milli Takımı’nın ve futbolunun işi kolay değil gibi gözüküyor.
Kağıt üzerinde üst seviye diyeceğimiz oyuncuların, bir türlü kusursuz bir yapboz görüntüsü çizememelerine halen bir çözüm bulunamadı. Danimarka, Portekiz, Arnavutluk ve Ermenistan’ın yer aldığı gruptan çıkamamaları durumunda “yapılanma” sürecinin başa saracağı da bir sır değil. Ülke futbolunun genel halinden pazar günü oynanacak derbiye dönecek olursak iki takımın bu sezonunu değerlendirmeyle başlayalım. İki takım da ligde mağlubiyetsiz devam ediyor ama dolu dizgin sıfatını verebileceğimiz takım 7 maçta 7 galibiyet alan Partizan. Kızılyıldız ise 8 maçta 6 galibiyet iki beraberlik aldı.
Kadrolara baktığımızda daha formda olan taraf da yine Partizan gözüküyor. Öne çıkan isimlerin en başında gelen kişi ise şüphesiz Karadağlı forvet Petar Skuletic! Onunla ilgili sadece rakamlar bile çok şey anlatıyor; 13 maç 12 gol 6 asist! 93 dakikada bir gole imza atan forvet Partizan’ın zaman zaman kısırlaşan futboluna kendi gücüyle yarattığı pozisyonlarla deva oluyor. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Liginde attığı gollerle de takımını taşıyan Skuletic’in tek dezavantajı bu maçlarda ona destek olacak başka bir isim bulamaması. Skuletic ile ilgili son zamanlarda çıkan en önemli haber ise Niksic doğumlu futbolcunun geçtiğimiz hafta “Sırbistan Milli Takımı’nda oynamak istiyorum” açıklamasıydı.

Partizan’a hücumda en çok katkı veren isimler takımın tecrübelileri Lazovic ve İlic oluyor. Ilic artık yaşı itibariyle belli kondisyon sıkıntılarıyla uğraşsa da tekniğinden kaybettiği pek bir şey yok. Ayrıca sahada pas sayısı, gol sayısı gibi rakamlarına takılmadan bu isimlerin liderliklerini teslim etmek gerek. Takımın zor günler geçirdiği bir dönemde, maaşlarını alamayan futbolculara kendi ceplerinden ödeme yaparak krizi bertaraf etmeye çalışan kaptanlardan bahsediyoruz.
Partizan’ın çok şey beklediği ve 18-19 yaşlarındaki Zivkovic ile Ninkovic ise giderek artan performanslarıyla Avrupa pazarında rekabete yol açmaya başladılar. Savunmada ise İtalya’da yaz boyu transfer söylentilerinden düşmeyen Stankovic‘in verdiği güvenle oynayacaklar. Orta sahanın ortasında bu ara fazlaca sıkıntı yaşıyorlar. Drincic gibi sorumluluk almaktan kaçınmayan duran topları kullanabilen bir isim ile geçtiğimiz ay U21 Milli Takımında sakatlanan Brasanac‘ın yokluğu onları etkileyecek.
Kızılyıldız cephesinde ise rakamsal olarak ön plana çıkan ilk isim Djordje Rakic. Rakic, OFK Belgrad’dan çıkarak uzun bir dönem Almanya ve İtalya’da çeşitli takımlarda oynadı ve son olarak Katar macerasından sonra ülkeye dönüş yaptı. Oynadığı 8 maçta 4 gol ve 2 asist yaptı. Hücumda bir Petar Skuletic etkisi yapmasa da Kızılyıldız ona çok güveniyor. Gole ne olursa olsun ene yakın isim o.
Hücumda Kızılyıldız’ın güvenmek istediği ve yavaş yavaş forma vermeye başladığı bir diğer isimLuka Jovic. 16 yaşındaki genç forvet, hafta içinde Guardian’ın 1997 doğumlu futbolcular arasından belirlediği 40 yetenekli futbolcu arasında gösterildi. Oyunun ikinci yarısında son 15-20 dakika aralığında oyunda giren Jovic, böyle bir maçta sorumluluk alabilecek bir durumda olmasa da golcü kişiliğiyle Kızılyıldız için çok şey vaat ediyor.

Sezon başında Kızılyıldız’ın hücumdaki en büyük kaybı hiç şüphesiz Nenad Milijas oldu. Sezonun ilk 3 haftasında Kızılyıldız forması giyen tecrübeli isim kaptan olarak çıktığı 3 maçta 3 gol iki asist yaparak oyuna etkisini gösterdi. Ama bu güzel tablo Kızılyıldız için çok da sevindirici değildi. Çünkü ligin ilk haftası oynanan maçın ardından Milijas, Manisaspor’la anlaştığını açıkladı ve son iki maçta gösterdiği performans mutluluk yanında “Keşke gitmese/ydi” iç sesleriyle ızdırap oldu Kızılyıldız tribünlerine! Ayrılıktaki en temel etkense finansal krizdeki kulübün mali yapısı. Uzun süredir alacaklarını alamayan futbolcular Partizan’daki gibi greve gitmeseler de her zaman bunu bir seçenek olarak söylemde tutuyorlar. Uzun zamandır ödenmeyen paralar var, örnek vermek gerekirse Gençlerbirliği forması giyen Dusko Tosic‘in bile oynadığı dönemden alacağı bulunuyor. Genel Sekreter Zvezdan Terzic, bunun bir plan dahilinde ödeneceğini daha yeni duyurdu. Zaten Şampiyonlar Ligine katılma hakkı kazanan takım bu ve benzer nedenlerle turnuvalardan men edilmiş yerine Partizan katılmıştı. Milijas şu an Manisaspor formasıyla da ligde çıktığı 5 maçta 2 gol ve 2 asist yaptı.
Kızılyıldız hücumda bu tecrübede ve skora direkt etki eden bir isimden yoksun kalması büyük bir handikap. Teknik Direktör Nenad Lalatovic, Milijas’ın görevlerini Darko Lazovic‘e verse de o etkinlik henüz sağlanabilmiş değil. Ama oradaki performansı Lazovic’e milli formayı yeniden kazandırdı. Kanatlardan Sırbistan kadar etkili olamadıkları bir gerçek. 8 maçta forma giyen Nejc Pecnik‘in sadece bir asisti olması rakamsal olarak da durumu ortaya seriyor. Hücuma top taşıma işini yüksek ihtimal Lazovic’e bırakacaklar bu maçta da.
Kızılyıldız her ne kadar ligin 9.haftasını oynayacak olsa da geç gelen transferler, beklenmedik ayrılıklarla henüz bir yapı oturtabilmiş değil. Bunun sıkıntılarını yaşıyorlar ve bu maça da bu handikaplarla çıkacaklar.
Veciti Derbi hakkında bir şeyler söyleyip tribünleri es geçmek olmaz. Çoğu zaman sahada oynanan futbolun önüne geçme konusunda hiç bir sıkıntı yaşamayan tribünler bu maçta da ön planda olacak. Son zamanlarda Sırbistan’da “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…”diyerek bazı konularda ortak tepkiler verdiklerini söylemek mümkün. Bunun taze örneklerinden biri Gay Pride yürüyüşüydü. Homofobiyi besleyen ve bunu yaygınlaştıran en etkili gruplardan biri de Sırbistan’da tribünler. Aşırı sağcı Dveri hareketi “homoseksüelizm ideolojisi” karşıtı olduklarını ve bunun için savaşacaklarını söylemesinin ardından tribünler de taraftarları sokağa çağırmıştı. Bunların başını çeken iki büyük tribün şüphesiz ki Partizan ve Kızılyıldız’ın! Hem Grobari hem Delije, Sırp aile yapısı vurgusu ile yaptıkları çağrı metinlerinde yürüyüşü iptal ettirmek istediklerini belirtiyorlardı. Burada bir araya gelinip, polisle omuz omuza çarpışılmasa da ortak bir kararla sokağa indiler. Yine son Arnavutluk maçı Partizan’ın stadında oynanmış olsa da, şehir müdafaası adına Kızılyıldız cephesi de sözlerini söylemiş ve UÇK’lılarla ilgili “derin duygularını” dile getirmişlerdi.

Kızılyıldız tribün grubu Delije’nin tribünlerdeki son vakıası ise Novi Pazar maçında olmuştu. Novi Pazar maçında rakip tribünü kızdırmak için önce Türkiye bayrağı yaktılar ardından da Fenerbahçe ve Türkiye aleyhinde küfürlü tezahüratlarla maçı tamamladılar. Bunun benzerlerini Partizan-Beşiktaş maçında görür müyüz, kesin bir şey söylemek güç. Ama Tottenham maçında Yahudilere hakaret içerikli pankart açan bir tribün için; Beşiktaş ve Türkiye aleyhinde açılacak bir pankart, söylenecek bir söz çok da şaşırtıcı olmayacaktır.
Maça günler kala Sırbistan’da internet sitelerinin “Derbiyi unuttunuz mu?” diye sormasından da anlaşılıyor ki milli maç bir çok şeyin önüne geçti. Ama maç saati ve günü yaklaştıkça Belgrad yeniden ısınacak ve keyifli futbol izlemek şimdilik hayalcilik olsa da; tribünler ve gerilim hep bu derbiyi önemli kılacak.


15 Ekim 2014 Çarşamba

Belgrad'da Yüksek Gerilim

Son bir haftadır Balkanlar'da futbol maçları eski hesaplaşmaların adresi oluyor.Şüphesiz Romanya-Macaristan ve Bulgaristan-Hırvatistan maçlarında olaylar yaşansa da en yüksek gerilimlisi dün oynanan Sırbistan-Arnavutluk maçıydı.

Tarihsel gerilimlerin ön planda olduğu maçta yine tarihsel göndermeler içeren siyasi pankartlar ve sloganlar eksik olmadı. Belgrad'da oynanan maçın ana düşmanlık sebebi de Kosova'ydı!

Maç öncesinde Sırplar, Arnavutluk'tan taraftar gelmemesini talep etmiş ama UEFA'nın olumlu yaklaştığı talebi Arnavutlar reddetmişti. Daha sonra yapılan konuşmalar sonucunda Arnavutlar'ın Belgrad'a gitmemesi kararlaştırıldı.

Arnavutluk taraftarları ise kendi imkanlarıyla gideceklerini ve Belgrad'da olacaklarını sosyal medyadan duyurdular. Eski UÇK(Kosova Halk Ordusu) üyesi Albert Kastrati önderliğinde 3 otobüs yola çıktılar. UÇK, kendini feshetmiş olsa da Sırbistan bu örgütü halen terör örgütü kapsamında değerlendiriyor.

Albert Kastrati kişisel Facebook hesabından "Rrezik..." yani Risk yorumuyla Sırbistan'da olduğunu gösteren bir fotoğraf paylaştı. 

Sırbistan'daki ve Arnavutluk'taki haber siteleri ise gün içinde sürekli olarak taraftarların sosyal medya paylaşımlarını haberleştirdi. 

Arnavut taraftarlar günün her anını "buradayız" dercesine Belgrad içinden paylaşımlarla geçirdiler. Avrupa'nın her köşesinde maça olan ilgi artarken UEFA maçı "kritik" olarak adlandırdı. İsviçre'de yaşayan bir Arnavut maçın kazanılması halinde futbolculara 1 Milyon Euro ödül vereceğini duyurdu.

Özel harekatçılar olmadan hareket etmeyen Arnavutluk takımı bu gerilimlerin uzağında tutulmaya çalışıldı. 

Maç saatine yaklaştığımızda Belgrad'a hava yoluyla ulaşan 45 Arnavut, Nikola Tesla Havaalanından içeri alınmadı. Kargaşaya yol açan bu durum güvenlik güçlerinin sert tutumuyla bastırılmaya çalışıldı.


Maç saati gelip çattığında Arnavut taraftarlardan ses seda kesilmiş, Arnavutluk milli marşı sırasında başlayan tarifi mümkün olmayan ıslıklar ve uğultular yükselmeye başlamıştı. Milli marşın duyulmaması için elinden geleni yapan Sırplar, "büyük bir huşu içinde" kendi marşlarını söyleyerek başlattılar maç gecesini.

İlk yirmi dakika sahada Arnavutluk yoktu, sahada 11 tane ruh gibi dolaşan futbolcu vardı desek daha doğru olur. Atlatmaları çok zor oldu o yoğun baskıyı ama ilk pozisyonlarını 30.dakikada eski Gençlerbirlikli Bekim Balaj'ın düşürülmesiyle kazanınca, sahanın diğer yarı alanına geçmenin bir tehlike olmadığını gördüler. Daha sonra arka arkaya pozisyonlar bulmaya başladılar. 36. ve 40.dakikalarda kazanılan iki kornerle etkili olan Arnavutluk, artık oyunu kafa kafaya getirmeyi başarmıştı. 
41.dakikaya geldiğimizde sahaya ilk olarak bir meşale atıldı.

Bu an atlatılmıştı ki hiç beklenmedik bir şey oldu. Maket bir helikopterle sahaya Arnavutluk bayrağı girdi. Sahanın üzerinde dalgalanan bayrak Sırbistan tribünlerini çıldırtmaya yetti.
Uzun süre statta dolaşan bayrağa hamleyi yapan Mitrovic , bayrağı indirdi ve tribünlerden büyük bir coşku yükseldi.
Arnavut futbolcuların bayrağı almak için Sırp futbolcuları hücum etmesiyle başlayan gerginlik ise artık patlama noktasıydı. 

Tribünlerden sahaya giren Sırp taraftarlar Arnavut futbolculara saldırmaya başladı ve aynı anda karşılık gördüler. Sırp futbolcuların araya girmesiyle olayların büyümesi önlendi dersek abartmış olmayız. 



Sırp futbolcular bu kargaşadan sonra olan bitenin daha da büyümesini engellemek adına Arnavut futbolcuları koruma görevi üstlendi. Tribünden inenlere neredeyse güvenlik güçlerinden önce durduran Sırp futbolcular koruma görevlerini o dakikadan sonra eksiksiz yaptı diyebiliriz.


Soyunma odasına yönelen Arnavutlar'a saldırılar tribünden inmeye çalışanlar ve inenler tarafından bir şekilde devam etti. Ama büyük bir kaza çıkmadan polisin de sert tutumuyla Arnavut oyuncular sahayı terk edebildi. 


 

Hakem ilk anda oyunu durdurarak soyunma odasına yöneldi ve kısa süre sonra maçın ertelendiği bilgisi geldi. Ama daha sonra devam edileceği söylenerek Sırp oyuncular yeniden sahaya çıktı. Uzun bekleyişin ardından can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle sahaya Arnavutlar çıkmadı. Hakem de bir kez daha maçı ertelediğini söyledi. 

Maçtan sonra Sırp basını güvenlik güçlerinin, Arnavutluk Başbakanının kardeşi Orfi Rama'nın göz altına alındığı bilgisini geçti. Maket helikopterle ilgisi olduğu tespit edilen Orfi Rama, ABD pasaportu gösterdi yetkililere. Rama, bu sabah serbest bırakıldı.

Maçtan sonra Kosova'daki bölünmüş şehir olan Mitrovica'yı ikiye bölen İbre Köprüsü yakınlarında taraftarlar birbirine girerken , Barış Gücü askerleri bir kaç kişiyi göz altına aldı.

Dün geceden kalanlar:








Dün geceden videolar


Bir başka video linki: 
http://www.youtube.com/watch?v=uDs5mwNRY7U






14 Ekim 2014 Salı

Veciti Derbi'de 147. Randevu!

Anti-faşist elit bir genç grubuyla Yugoslavya Halk Ordusu'nun genç subaylarının kurduğu iki takım hafta sonu karşı karşıya gelecek. Bu cümle bize çok şey vaat etse de hevesleri kursakta bırakacak günleri yaşıyoruz iki takım adına da!

1946 Paskalya'sında başlayan Partizan-Kızılyıldız rekabeti bu Pazar, Belgrad'da 147.kez sahnelenecek. Sırplar buna Veciti Derbi diyor, Ebedi Derbi... İlk resmi karşılaşmayı Kızılyıldız kazanarak başlattı bu Ebedi Derbiyi. Son yıllar ligde her ne kadar Partizan ambargosuyla geçse de galibiyet sayılarında Kızılyıldız üstünlüğü var. Ama Sırbistan Ligi ile Sırbistan-Karadağ Ligi olarak bu rakamları dar bir çerçeveye indirdiğimizde Partizan öne geçiyor.

Tüm zamanlardaki şampiyonluğa baktığımızda Kızılyıldız uzun süre cepten yese de geçen sezonki şampiyonluk onları bir adım öne geçirdi: 26-25

Ligde son durumlara bakıldığında iki takım da yoluna mağlubiyetsiz devam ediyor. Partizan 7'de 7 galibiyet, Kızılyıldız 8 maçta 6 galibiyet iki beraberlik aldı. Partizan'ın, Gay Pride yürüyüşü nedeniyle Pazartesi ertelenen haftadaki maçı , Asteras ile Perşembe günü oynayacağı için ileri bir tarihe atıldığı için bir maçı eksik.

Kızılyıldız ve Partizan ekonomik olarak büyük bir dar boğazda. Kızılyıldız mali nedenlerle Şampiyonlar Ligine alınmazken yerine dahil edilen Partizan, yine Ludogorets'e dramatik bir şekilde elenmeyi becerip yoluna Avrupa Ligi'nde Beşiktaş'ın grubunda devam ediyor. İki takımda maaş ödeme konusunda sıkıntıdalar ve grev "tehdidiyle" karşı karşıyalar.

Lig için yeterli bir kadroları olsa da ligin kalitesi epeydir sorgulanıyor. Partizan ambargosunun sürpriz bir şekilde kırıldığı geçtiğimiz sezon da dahil olmak üzere bu ikili ilk ikiden pek ayrılmıyor.
Veciti Derbi deyince akla şüphesiz tribünler geliyor. İki tarafın da ateşli taraftarları var. 90'lı yılların ardından giderek milliyetçileştiler ve neredeyse "Plan yapmayın plan tutmaz Belgrad'da" diye türkü söyleyecek konuma geldiler.

Partizan tribünleri öne çıkan Grobari ile irili ufaklı bir kaç gruptan oluşuyor. Grobari, bir üst oluşum gibi de düşünülebilir. Yakın zamana kadar Alcatraz ve Zebranjeni arasındaki kavga tribünlerde Zebranjeni'nin olmamasına yol açsa da ortak bir yol bulundu ve anlaşıldı, artık Zebranjeni de tribünlerde oluyor. Son mevzularını hatırlamak gerekirse, geçtiğimiz sezon evlerinde oynadıkları maçta gizlice Kızılyıldız tribünlerine ve pankart asılacak demirlere yanıcı maddeler sürdüler. Son kontroller için stadı dolaşan güvenliğin dikkatiyle fark edilen olay büyük bir faciayı önledi.

Kızılyıldız tribünleri ise Kahramanlara yani "Delije" grubuna emanet! Yugoslavya'daki savaş suçlusu faşist Arkan'ın kadrolarını da oluşturan Delije, milliyetçi bir yapıda rakipleri gibi. Partizan'dan nefret etmelerini söylemek abesle iştigal, Partizanlılara çok kızarlarsa "Türkler" diyorlar. Tribündeki son mevzuları, Novi Pazar maçında Türkiye bayrağı yakmaları ve Novi Pazar taraftarıyla yakın ilişkileri bulunan Fenerbahçe 'ye küfür etmeleri.


Hafta sonu futbol kalitesi konusunda garanti vermek güç ama gerilim için tribünlerdeki hareketlilik için garanti verilebilir. Pazar günü için gün saymaya ve atışmaya başlandı bile...